21 Mart 2013 Perşembe

Platonik Haller..

Bir zamanlar küçükparkın güzeliydim, bu platonik halleri kendime yakıştıramıyorum.. Ama ne yapalım, sevdik bir kere.. Kalbime söz geçiremiyorum.. Yoksa bana sevgili mi yok.. Ben hayatımın aşkının evliliğine iki hafta kala kollarına geldiği sevgilisiyim.. Gizli saklı sevmeler nereye kadar gidebilir ki.. Benimle evlen dese dengim olmamasına rağmen evlenirdim, o kadar seviyordum yani.. Ve o da beni seviyordu, evlenecek olmasına rağmen bana geliyordu ve nişanlı olduğunu bile bana söylememişti.. Sevmese, istemese anında söylerdi.. Daha ne kadar alttan alabilirim ki kendimi.. Şimdi o hızlı küçükparkın sakinlerinden biriyim.. Biliyorum tanrı'nın bir lütfu bu bana.. Aynı gözlerim gibi.. Tanrı'nın bana ve insanlara söylemek istediği bir şey var (diyesim geliyor bazen).. Ve deli gibi içtim bu gece.. Deli gibi dansettim, deli gibi sevdiğim biri var; ''bilse'' dünyaları dize getirecek kadar..Evlenip beni bırakan aşkımı elde etmek en fazla on saniyemi almışken ben tam bir yıldır deli gibi hoşlanıyorum bu adamdan..

Ah bir bilsen.. Beni ilk gördüğünde gözbebeklerinin büyümesinde haklısın.. Dışarıdan sessiz göründüğüme bakıp neden benden bu kadar hoşlandığına anlam verememiş olabilirsin.. İçeriye ürkekçe girmiştim.. Gözbebeklerin büyüdü o anda, güzelmiş bu kız dedin içinden.. Sen de benim dikkatimi çekmiştin.. Belki sen öyle bakmasan ben de senden hoşlanmıyor olacaktım şimdi.. Eskiden deli gibi aşık olduğum adam beni ilk gördüğü anda nasıl çılgınca hoşlanarak baktıysa, sen de öyle bakmıştın.. Hayran kaldın bana, o kadar ki; akşamında sen sigara almaya çıkmıştın bense kuaförden yeni çıkmıştım, o halimle tanıdın beni.. Selam vardim sana utangaçça ve o an isteseydin evine bile gelirdim.. Ve bir yıl önceydi.. Hala seni deli gibi seviyorum.. Senden manyakça hoşlanıyorum.. Senin yüzünden alkole sigaraya başladım, ama hala seni seviyorum, ben ne manyak insanım.. Sen benim kaderimsin diyebilecek kadar seviyorum seni, ah bir bilsen.. Ama bilmesen.. Senin yüzünden alkolik oldum ulan, ah bir bilsen.. Dün yüzüne söyleyemesem de, bir yıldır hayatımdaki tek erkek sensin, ah bir bilsen.. Senin dünyamdaki tek insan olmanı isteyecek kadar seviyorum seni.. Hem de çok erkek hayatıma girmesine rağmen.. Ah bir bilsen.. Hem de bilmesen.. Sen benim kaderimsin.. Bunu hissediyorum.. Ah bir bilsen..

Bilsen çok fena şeyler olur..Sana şimdikinden daha iyi bir hayat sunabileceğimi bilsem hiç düşünmeden seni elde etmeye çalışırdım ama kıyamıyorum sana..


17 Ocak 2013


19 Aralık 2012 Çarşamba

Ben Çoktan Uçtum..

Artık içimde saklamanın bir anlamı yok.. İşte buraya yazıyorum.. Ben bir yıldır aynı adamdan hoşlanıyorum.. Hem de ilk gördüğüm andan beri.. Bu tek taraflı ve imkansız aşkın önüne geçemiyorum ve kendime yeni bir yol çizemiyorum.. Ben ciddi ciddi içimde bir aşk büyütüyorum gün geçtikçe.. Ben büyüdükçe, o da büyüyor.. Ama nereye kadar, hiçbir fikrim yok.. Her seven, tüm imkansızlıklara rağmen, tüm olumsuzluklara rağmen kavuşmak istiyor yine de bir gün.. Ve o gün çok uzak da olsa..

19 Aralık 2012

Sadece ellerin yeterdi gözlerimi kör etmek için; düşecekken tutsaydın eğer.. Meğerse özgürlük tam da buymuş.. Ellerinden ayrı, ellerini aramakmış..

17 Aralık 2012

13 Temmuz 2012 Cuma

Zehirli, Asi Bir Çiçek Olmayı Diliyorum..

Dün akşam odamın duvarları üzerime gelirken belki de ilk kez bu kadar yoğun anladım bunu: Nasıl da sarılmak isterdim kendimden başka bir insana sevgiyle ve ne de çok isterdim bir insanın bana da ona sarıldığım gibi sarılmasını.. Kendimle bile konuşmadan uyuduğum gecelere inat, konuşmaktan uyuyamadığım gecelerim olmasını.. Benim de onu özlediğim gibi beni de özleyecek birinin olmasını, onu düşünürken bile içimin ısınmasını ne de çok isterdim.. Ve bu yüzden hayatımın son iki yılını nasıl da çöpe attığımı anladım.. İki büyük hata yaptım.. Saflık mı, tecrübesizlik mi, sevgiyi bilememek mi, her neyse; sevdiğimi veya tutkuyla bağlı olduğumu sandığım veya hatta insan sandığım bir adam uğruna diğer tüm erkekleri hayatımdan çıkarmak ve kendimi saçma sapan sevgisiz ve duygusuz bir yalnızlığın içine hapsetmem büyük bir hataydı.. O kişiden sonra aslında yalnız ve yalnızlıktan sıkıldığım günlerin, her ne kadar durmaksızın tersini söylese de sadece zaman geçirmek isteyen bir erkekle birlikte olduğum günlere göre daha büyük bir nimet olduğunu anlamış bulunmaktayım.. Bir diğer hatam ise öpüşmeyi bile bilmeyen bana durmadan eski sevgililerinden bahseden kendini adam sanan bir oğlan çocuğuna yüz vermem oldu.. Hayır, bir şey olduğundan değil, kendilerini adam sanıp havalara girmeleri kötü oldu.. Bana bir şey olduğu yok.. Güzelcene bir hatunken, dombili biri oldum çıktım.. Eski fiziğimle yeni beynimi birleştirip çok işler başarabilirdim sadece ona üzülüyorum..

İki yılda insan çok şeyler yaşayabilir.. Bense iki tane geri zekalı herife söz verip zamanımı boşu boşuna harcadım.. Ödülüm ise hakaret duymak oldu.. İşte bu yüzden sevmeyi ve öpmeyi bilmeyen, kadınlara yalandan da olsa bir iki güzel cümle söylemeyi bilemeyen erkeklerin hakimi olduğu bu dünyada zehirli, asi bir çiçek olmayı diliyorum..

Hayatımdaki erkek sayısı erkeğin niteliğine bağlı değişken cevaplar alabilir.. Şimdiye kadar sadece iki erkekle sevgili olmadım.. Ama ''erkek'' kelimesinin hakkında verecekse eğer hayatımda belki bir iki erkek olmuş olabilir.. Ama onlarla da ''sevgili'' olmamış olabilirim..

Bağlanıp sevdiğim insanlardan hep hakaret duydum.. O yüzden kendimi hala sevdiği adamı bekleyen bir o....u gibi hissettiğim zamanlar çok oluyor.. Veya insanlar beni elde edebileceği bir o....u olarak görüyor ama ben sanki akşam sevdiğim adam gelecekmiş gibi davranıyorum.. Sanki sözlerimden veya hareketlerimden insanların huzuru kaçacakmış gibi gizli gizli yaşıyorum duygularımı ve düşüncelerimi.. Bir taraftan illa ki ufak bir ipucu verirken bir taraftan saklıyorum: Ben bir bayanım.. Kadın dersem çok ağır olur, kız dersem çok hafif kaçar.. (Bknz: ''kadın mıdır kız mıdır'').. Üstelik bunun cevabını siz değil ben bile doğru düzgün bilmiyorum.. Neye göre kadın?? Yatmış mı?? Yatmış veya yatmamış, sonuçta her gün olgun bir kadın gibi giyinip süsleniyorum, makyajımı yapıyorum, olgun bir kadın gibi işe gidiyorum, olgun bir kadın gibi konuşuyorum, davranışlarımı olgun bir kadın gibi ayarlıyorum: Demek ki ben bir kadınım.. Kadın mıyım kız mıyım acaba diyerek kezbanlaşmaya gerek yok.. Veya başkalarının gözünde kendimi kadın sınıfına sokmak için bir ''herif'' bulmaya da gerek yok.. Ben kendimi ''kadın'' gibi hissediyorum, demek ki kadınım.. Ben kendimi bir kız çocuğu gibi hissetmiyorum.. Benim sorumluluklarım var.. Ben sorumlulukları olan genç bir kadın gibi hissediyorum kendimi ve öyleyim de..

İnsanlar ne kadar gözünü dikip hayvan gibi bakarsa baksın; genç ve yalnız olduğum için ''verecek'' değilim.. Sıkılıyorum.. Yalnız olmam beni her geçen gün daha da yalnızlaştırıyor.. Ve bu sıkıntıda yeni bir hata yapmaktan korkuyorum.. Yine haketmeyen birine değer verip kendimi üzebilirim.. Beni bu hatalardan tek engelleyecek şey kendi kendime verdiğim sözleri hatırlatmak olur sadece: ''Yalandan da olsa bir iki güzel cümle söylemeyi bilemeyen erkeklerin hakimi olduğu bu dünyada zehirli, asi bir çiçek olmayı istiyorum''..

Yanlış insanlara değer vermekten, kırılmaktan, üzülmekten zehirli ve kendini gizleyen bir insan oldum çıktım.. Ve hala insan gibi davranılmak yerine hayvan gibi değer görmekten bir tatlı sözü, insani bir dokunuşu özledim ve inatla ben hala kendimi gizlerken bir yandan bir davranışımla olsun, süsümle püsümle olsun, bir jestle, bir mimikle olsun insanların bilinçaltına hala bir kadın olduğumu anlatacağım.. Onlar hayvan gibi davranacak, ben daha da kabuğuma çekileceğim ama belki jestler daha kadınsılaşacak, belki sözler daha sert ve kadın olacak.. Ama ben inatla bu geri zekalı erkek egemen toplumun dünyasına kendi kadın tarzımla yanıt vereceğim..

Yanlış anlaşılmasın, yanıma ve odama elbette bir erkek yakışır.. (Ama işte, hepsi yakışmaz).. Ama beni bu söylediğim sözlerle kabul ederse severim ben onu.. Uzun bir zamandır, yalandan da olsa sevmediğim ama bana iyi bir hayat sunabilecek bir adamın yanında sanki onu seviyormuşcasına, hep onu sevmişcesine susup sinebilir miyim; yoksa benim gibi kafasına eseni konuşup yapan doğru dürüst bir adamla mı birlikte olmalıyım çelişkisini yaşayıp hiçbir şey yapmadım; her iki tarz adamın da bana gelmesini bekledim.. Hangisi gelirse o olacaktım.. Ama ikisi de gelmedi.. O halde seçmek bana kaldı.. Bu laflardan sonra beni sindirecek erkek önce gelirse de, ben o tarafa bakmam sadece.. İnatla diğerini beklerim..

Ve dün ve bugün şunu da anladım ki; mutlu olmamın birinci koşulu, çevremde ne kadar ''abaza'' insan olursa olsun, kendimden ödün vermemektir.. Bu memleketin abazası mı tükenir?? Bir nefes alalım yaa.. Bakın iki yıl, iki salak adama tahammül etmişim, yanımda biri ''varım'' dediği halde, ''gerçekte olmayan'' yalnızlıkları ince ince işlemişim; korkmayın size ''vermeye'' kalkıp huzurunuzu kaçırmam herhalde.. Deli miyim ben sevdiğim insanlara posta koymuşum şimdi kendimi daha da aşağı insanlarla küçük düşürmeye kalkmam.. Bu da böyle bilinsin.. Haydi bundan sonra başka kadınlara hayvan gibi bakın, beni karıştırmayın..



6 Nisan 2012 Cuma

Yazılarım..

Nasıl ki; ''ilaç ile zehiri birbirinden ayıran onun dozu ise'' yazılarım da benim bu dünyayı daha iyi yapmak uğruna; kalemime azar azar damlattığım zehrimdir!

23 Mart 2012 Cuma

Hayatta iyilik, güzellik ve sevgi adına çalışırım.. Yoksa iğrenç bir cadıya dönüşeceğime inanırım..

Şu sıralar her şeyi özler oldum.. Yaşadığım şehirleri, birlikte vakit geçirdiğim insanları, akşam saatlerinde toplaşılıp yenilen yemekleri, baharın ılık rüzgarında balkonda geçirilen saatleri, akşam sohbetlerini, kalbimi açtığım insanları, sevgililerimi, yalnızlıklarımı, gençliğimi, hem tecrübesizliğin hem de parasız olmanın verdiği umutsuzluğu, buna rağmen her zaman asil duruşumu, kimselerin beni anlamadığını düşünüp duygusallığımı kendi kendime yaşayışlarımı ve fakirliğime rağmen, hiç kimsenin umrunda olmasa bile, doğru bildiğimi konuşup doğru bildiğimi yapmayı özlüyorum.. Aksine, şimdilerde pek çok kişi doğruyu ve itibarını menfaat uğruna satıyor, kimi görsem, kiminle konuş(ama)sam.. Bir insan sıcaklığını göremedim kimselerden..


Şu sıralar aksine biraz param var ama düşlerim giderek yok oluyor.. Bu benim de giderek yok olmam, sıradanlaşmam anlamına gelir.. Diyecekler ki; evlenmen gerek, çocukların olmalı, daha büyük bir evin, araban olmalı, bunları elde etmek için çalışmalısın veya bazıları gibi çıkar uğruna değerlerini satmalısın ki bu bana göre olmadığından; çalışmak benim gibi olan insanların işidir.. Kendi kararlarımı kendim verebilmek uğruna düşlerimin biraz yok olmasına izin veriyorum.. Bu demek değil ki kafamda yeni fikirler yok.. Hepsi gerçekleşeceği günü sabırla bekliyor.. Çünkü ne kadar sert ve kaba olursa olsun insanlar, ben de kaya gibi dik ve sağlam olmaya çalışıyorum.. Ne kadar sinsi olursa olsun insanlar, ben de o kadar sessiz, bir sonraki hamleyi bekliyorum..


Ne kadar çok özlüyorum gerçekten sevdiğim insanları.. Hatalarından dolayı hayatımdan tamamen çıkardığım insanları bile özlüyorum.. Burada bana en ufak bir laf söyleyenleri bile tamamen yakmam gerekirdi, o halde.. (İnsanın eski sevgilisinin bile laf söylemeye hakkı yokken burada hiç duymadığım küfürleri sadece bayan olduğum için duymak zorunda kalıyorum..) Evet gerçekten burası sorunlu, kaprisli, kompleksli ve sıkıntılı bir şehir.. Bense ne kadar şanslı bir çocukluk ve ilk gençlik yaşadığımı düşünüyorum.. Burhaniye, Edremit, Çanakkale ve İzmir.. Türkiye'nin birbirinden güzel şehirleri.. Burhaniye ve İzmir'e ise ölürüm.. Hele ki Burhaniye'nin deniz kokan akşamları insanları şair yapar.. Herhalde diyorum tanrı dünyaya gelmeden önce bana sordu ve ''seç'' dedi, ''hangisini istiyorsan o senin'', ve ben de güzel bir seçim yapmışım.. Ama kural koymuş tanrı; ''elindeki tüm imkanları, sana verdiğim yetenekleri iyilik ve güzellik için kullanacaksın, yoksa hiç tahmin bile etmediğin bir yerde hiç tahmin etmediğin bir şekilde buluverirsin kendini''.. Ben de buna inandığımdan (evet benim inancım budur), hayatta iyilik, güzellik ve sevgi adına çalışırım.. Yoksa iğrenç bir cadıya dönüşeceğime inanırım.. (Birbirini kesen, birbirine hakaret eden insanlar gibi cennet ve cehenneme inanmam ben.. Buna rağmen, pek çoğundan daha çok korkarım 'kötü' olmaktan..)


Benim altı yedi yıl önceki halim gibi kız var mıdır acaba şimdi, yaşıyor mudur ki öylesi? Gerçekten bu pisliğe ve bozulmuşluğa rağmen kendi gibi olmayı başarabilen ve buna rağmen umutsuz.. Eğer varsa, tanrım, onu benim karşıma çıkarsın veya ben kendimde onun karşısına çıkabilecek gücü bulayım ve ellerinden tutup gerçekten ihtiyacı olan konularda bildiğim kadarıyla bir yol yordam göstereyim, 'ablası' olayım.. Çünkü benim hiç yol gösterenim olmadı.. Beyinsiz ve eblek insanlar bilmiyorum kaç gere ağzını gere gere hakkımda kötü şekillerde konuştular.. Çünkü biliyorum, 'dostum' diyen insan ancak kendi kendisinin dostuydu, beni kimse gerçekten anlamadı ve sevmedi, oysa ki hiçkimseye en ufak bir kötülük yapmadım, kimsenin arkasından konuşmadım ve kimsenin arkasından iş çevirmedim.. Sadece 'olanaklarım sınırlıydı', bu yüzden kimseye cazip gelmedim.. Yoksa bence gayet tatlıydım.. Ne olurdu sanki, bir kişi, sadece bir kişi elimden tutup yol gösterseydi, ağladığım zaman bir kişi sarılsaydı, mutlu olduğumda paylaşacak bir kişi olsaydı, bu dünya batar mıydı? Ama artık büyüdüm, artık ben varım, böyle bir yalnızlığa ve umutsuzluğa izin verebilir miyim?


10 Aralık 2011 Cumartesi

Sevgiden Değil Hırstan Yanan Şehirler Var..

İnsan gerçekten bir kez sevdikten sonra bütün şehir bile sevgiden yanabilir sanıyor ama sonrası hep bir boşluk, yalnızlık hissi.. Delirmemek için kendimi zor tutuyorum.. Kazara bir gün karşılaştığımızda bana acıma zevkini yaşatmamak için yapıyorum bunu.. Kazara karşılaştığımızın kim olduğunun bir önemi yok.. Çünkü herbir kimse birilerini bir gün geride bırakan herhangi biridir sonuçta..


Kim olduğunu anlamak için her gün izliyorum seni.. Bir gün karşılaştığımızda seni nasıl kolayca etkileyebileceğimi bilmek istiyorum.. İstediğim 'sen' değilsin.. İstediğim sadece rüyalarını ve kim olduğunu yok etmek.. Çünkü biliyorum ki, sevmediğim sürece beni daha çok seveceksin.. Gözlemlediğim kadarıyla, sen böylesin.. Bir yandan da sonumun uyuşturucu(?) dolu b.ktan bir dünyanın ortasında ortasında olacağını da tahmin ettiğimden, bu ulaşılmazlık ve kimsenin istemediği b.ktan bir insan olmak arasında ne zaman kırılma yaşayacağımı, hangi hareketimin beni nereye götüreceğini merak etmekle beraber her adımımı dikkatli attığımdan olsa gerek, adım atamaz durumdayım.. Şu anda sadece etkilemekle meşgulum.. Ama henüz hırsım yerine sevgimi vermek isteyeceğim biriyle karşılaşmadım.. Ben sevmek istiyorum.. ''Sevmeye ihtiyacım olduğunu anlayacak kadar'' bu yeryüzünde başka seven, sevmenin gerçekten ihtiyaç olduğunu düşünen benden başka bir insan daha olmadı mı hiç.. Bu şehir gerçekten hırslarla yandı mı yoksa, kalan bir 'şehir' değil, bir 'yığın' mı yoksa?.. Yoksa bu dünyada bir 'saf' ben mi kaldım?.. Herkes bir şekilde yolunu bulan 'sever gibi yapanlardan' mı?..


Böyle bir durumda kendimi şanslı mı saymalıyım?.. O halde buna gücüm var.. Bunu da başarabilirim.. Nasıl olsa gözlerimde gerçek bir sevgiyi göreceksin.. Benim kimselerin gözlerinde göremediğim sevgiyi.. Sana ait olmasa bile bakışlarım, onları bile isteyebilirsin.. Bir yandan da, bu yüzden gizliyorum sevgimi senden belki de.. Senin bu garipsediğim, hastalıklı dünyanın bir nesnesi olmak istemiyorum.. Bu yüzden ben, yanımda ve hayatımda kendim gibi bir insan olsun istiyorum.. Ve o kişiyi bulana kadar da durmadan etkilemeye çalışıyorum, ''gözleri izliyorum'' ve konuşuyorum, yazıyorum, susuyorum..


Bu şehri ''hırstan yakacak kadar sevgim'' var..