13 Temmuz 2012 Cuma

Zehirli, Asi Bir Çiçek Olmayı Diliyorum..

Dün akşam odamın duvarları üzerime gelirken belki de ilk kez bu kadar yoğun anladım bunu: Nasıl da sarılmak isterdim kendimden başka bir insana sevgiyle ve ne de çok isterdim bir insanın bana da ona sarıldığım gibi sarılmasını.. Kendimle bile konuşmadan uyuduğum gecelere inat, konuşmaktan uyuyamadığım gecelerim olmasını.. Benim de onu özlediğim gibi beni de özleyecek birinin olmasını, onu düşünürken bile içimin ısınmasını ne de çok isterdim.. Ve bu yüzden hayatımın son iki yılını nasıl da çöpe attığımı anladım.. İki büyük hata yaptım.. Saflık mı, tecrübesizlik mi, sevgiyi bilememek mi, her neyse; sevdiğimi veya tutkuyla bağlı olduğumu sandığım veya hatta insan sandığım bir adam uğruna diğer tüm erkekleri hayatımdan çıkarmak ve kendimi saçma sapan sevgisiz ve duygusuz bir yalnızlığın içine hapsetmem büyük bir hataydı.. O kişiden sonra aslında yalnız ve yalnızlıktan sıkıldığım günlerin, her ne kadar durmaksızın tersini söylese de sadece zaman geçirmek isteyen bir erkekle birlikte olduğum günlere göre daha büyük bir nimet olduğunu anlamış bulunmaktayım.. Bir diğer hatam ise öpüşmeyi bile bilmeyen bana durmadan eski sevgililerinden bahseden kendini adam sanan bir oğlan çocuğuna yüz vermem oldu.. Hayır, bir şey olduğundan değil, kendilerini adam sanıp havalara girmeleri kötü oldu.. Bana bir şey olduğu yok.. Güzelcene bir hatunken, dombili biri oldum çıktım.. Eski fiziğimle yeni beynimi birleştirip çok işler başarabilirdim sadece ona üzülüyorum..

İki yılda insan çok şeyler yaşayabilir.. Bense iki tane geri zekalı herife söz verip zamanımı boşu boşuna harcadım.. Ödülüm ise hakaret duymak oldu.. İşte bu yüzden sevmeyi ve öpmeyi bilmeyen, kadınlara yalandan da olsa bir iki güzel cümle söylemeyi bilemeyen erkeklerin hakimi olduğu bu dünyada zehirli, asi bir çiçek olmayı diliyorum..

Hayatımdaki erkek sayısı erkeğin niteliğine bağlı değişken cevaplar alabilir.. Şimdiye kadar sadece iki erkekle sevgili olmadım.. Ama ''erkek'' kelimesinin hakkında verecekse eğer hayatımda belki bir iki erkek olmuş olabilir.. Ama onlarla da ''sevgili'' olmamış olabilirim..

Bağlanıp sevdiğim insanlardan hep hakaret duydum.. O yüzden kendimi hala sevdiği adamı bekleyen bir o....u gibi hissettiğim zamanlar çok oluyor.. Veya insanlar beni elde edebileceği bir o....u olarak görüyor ama ben sanki akşam sevdiğim adam gelecekmiş gibi davranıyorum.. Sanki sözlerimden veya hareketlerimden insanların huzuru kaçacakmış gibi gizli gizli yaşıyorum duygularımı ve düşüncelerimi.. Bir taraftan illa ki ufak bir ipucu verirken bir taraftan saklıyorum: Ben bir bayanım.. Kadın dersem çok ağır olur, kız dersem çok hafif kaçar.. (Bknz: ''kadın mıdır kız mıdır'').. Üstelik bunun cevabını siz değil ben bile doğru düzgün bilmiyorum.. Neye göre kadın?? Yatmış mı?? Yatmış veya yatmamış, sonuçta her gün olgun bir kadın gibi giyinip süsleniyorum, makyajımı yapıyorum, olgun bir kadın gibi işe gidiyorum, olgun bir kadın gibi konuşuyorum, davranışlarımı olgun bir kadın gibi ayarlıyorum: Demek ki ben bir kadınım.. Kadın mıyım kız mıyım acaba diyerek kezbanlaşmaya gerek yok.. Veya başkalarının gözünde kendimi kadın sınıfına sokmak için bir ''herif'' bulmaya da gerek yok.. Ben kendimi ''kadın'' gibi hissediyorum, demek ki kadınım.. Ben kendimi bir kız çocuğu gibi hissetmiyorum.. Benim sorumluluklarım var.. Ben sorumlulukları olan genç bir kadın gibi hissediyorum kendimi ve öyleyim de..

İnsanlar ne kadar gözünü dikip hayvan gibi bakarsa baksın; genç ve yalnız olduğum için ''verecek'' değilim.. Sıkılıyorum.. Yalnız olmam beni her geçen gün daha da yalnızlaştırıyor.. Ve bu sıkıntıda yeni bir hata yapmaktan korkuyorum.. Yine haketmeyen birine değer verip kendimi üzebilirim.. Beni bu hatalardan tek engelleyecek şey kendi kendime verdiğim sözleri hatırlatmak olur sadece: ''Yalandan da olsa bir iki güzel cümle söylemeyi bilemeyen erkeklerin hakimi olduğu bu dünyada zehirli, asi bir çiçek olmayı istiyorum''..

Yanlış insanlara değer vermekten, kırılmaktan, üzülmekten zehirli ve kendini gizleyen bir insan oldum çıktım.. Ve hala insan gibi davranılmak yerine hayvan gibi değer görmekten bir tatlı sözü, insani bir dokunuşu özledim ve inatla ben hala kendimi gizlerken bir yandan bir davranışımla olsun, süsümle püsümle olsun, bir jestle, bir mimikle olsun insanların bilinçaltına hala bir kadın olduğumu anlatacağım.. Onlar hayvan gibi davranacak, ben daha da kabuğuma çekileceğim ama belki jestler daha kadınsılaşacak, belki sözler daha sert ve kadın olacak.. Ama ben inatla bu geri zekalı erkek egemen toplumun dünyasına kendi kadın tarzımla yanıt vereceğim..

Yanlış anlaşılmasın, yanıma ve odama elbette bir erkek yakışır.. (Ama işte, hepsi yakışmaz).. Ama beni bu söylediğim sözlerle kabul ederse severim ben onu.. Uzun bir zamandır, yalandan da olsa sevmediğim ama bana iyi bir hayat sunabilecek bir adamın yanında sanki onu seviyormuşcasına, hep onu sevmişcesine susup sinebilir miyim; yoksa benim gibi kafasına eseni konuşup yapan doğru dürüst bir adamla mı birlikte olmalıyım çelişkisini yaşayıp hiçbir şey yapmadım; her iki tarz adamın da bana gelmesini bekledim.. Hangisi gelirse o olacaktım.. Ama ikisi de gelmedi.. O halde seçmek bana kaldı.. Bu laflardan sonra beni sindirecek erkek önce gelirse de, ben o tarafa bakmam sadece.. İnatla diğerini beklerim..

Ve dün ve bugün şunu da anladım ki; mutlu olmamın birinci koşulu, çevremde ne kadar ''abaza'' insan olursa olsun, kendimden ödün vermemektir.. Bu memleketin abazası mı tükenir?? Bir nefes alalım yaa.. Bakın iki yıl, iki salak adama tahammül etmişim, yanımda biri ''varım'' dediği halde, ''gerçekte olmayan'' yalnızlıkları ince ince işlemişim; korkmayın size ''vermeye'' kalkıp huzurunuzu kaçırmam herhalde.. Deli miyim ben sevdiğim insanlara posta koymuşum şimdi kendimi daha da aşağı insanlarla küçük düşürmeye kalkmam.. Bu da böyle bilinsin.. Haydi bundan sonra başka kadınlara hayvan gibi bakın, beni karıştırmayın..